Birini Hayatının Merkezine Koymak
Daha önce birine hak ettiğinden fazla değer verdin mi? Hatta birini hayatının merkezine koydun mu? Bu ve benzeri durumları her insan hayatın bir evresinde en az bir kez tecrübe edebiliyor. Hayatın merkezine koymak, sonu muhtemelen hüsran olan bu durum, duygu ve arzularımızın bize bir oyunu. Gelin bu çok sık yapılan hataya biraz daha detaylı bakalım.
Genelde isteklerine ulaşmak isteyen ve kendine saygısını yitirmiş bir kişi, kendini ikinci plana atarak başka birisini hayatının merkezine koyabiliyor. Belki de bu durumu çoğu insana sorduğumuzda “kimseyi hayatınızın merkezine koymamalısın” cevabı alırız. Ancak teoride böyle olan bu durum, uygulamada farklılık gösterebiliyor.
Aslında derinlemesine düşündüğümüzde karşımızdaki kim olursa olsun, onu hayatımızın merkezine koymak bir hatadır. Bunlar aile üyelerimiz, sevgilimiz, eşimiz, arkadaşlarımız, akrabalarımız olabilir. Karşımızdaki kişiyi çok sevebiliriz, oldukça saygı duyabiliriz ancak tam anlamıyla hayatımızın merkezine koymamalıyız. Çünkü hayat, bizim hayatımız!
Bu olasılıklar dünyasında saniyeler içinde bile bir şeyler değişebiliyor. Hayatımızın merkezine koyduğumuz kişiyi, bir süre sonra orada bulamayabiliriz. Bu nedenle, hayatımızın merkezine birisini koyarak bu muhtemel değişim riskini kendimize yaşatmamalıyız.
Bir İnsan Neden Bir Başkasını Hayatının Merkezine Koyar?
Kendi öz saygısını yitirmiş birisi, bulunduğu bataklıktan onu kurtaracak bir kişiyi arar. Bulduğunda da ona diğer insanların göstermediği bir ilgi göstererek onu etkilemeye çalışır. Bu çoğu zaman başarılı olur. Kişi, kendinden ödün verdiğinin farkına varmaz. İlk zamanlar oldukça mutlu mesut geçer.
Onu bataklıktan kurtarıcısı olarak olarak gören kişi, aslında daha bataklığa battığının farkında varmaz. İster istemez kısa zamanlı yapay mutluluğu uzun bir mutsuzluğa tercih eder.
Kendine Bencillik Etme
Bir başkasına hak ettiğinden fazla değer vererek öncelikle kendine haksızlık etmiş olursun. Eminim ki kimse kendisine haksızlık etmek istemez. Ancak duygular devreye girdiğinde işler sarpa sarabiliyor. Bu nedenle, olaylara baskın bir şekilde duygusal değil, mantıksal bakmalısın. Bakmalısın ki kendini hiçe saymamalısın.
Bir İlişkiyi Az Seven Yönetir
Bir ilişkiyi daha az seven yönetir. Bu durum sadece sevgili ilişkisi için değil, her insan ilişkisi için geçerlidir. Çünkü çok seven kişi, az seven kişiyi kaybetmemek adına çoğu şeyi kabul etme eğilimindedir. Bu nedenle, az seven kişi, çok seven kişinin iplerini kolayca eline alabilir. Eğer kendini böyle bir durum içerisinde görüyorsan bir şeyler yanlış gidiyordur. Bulunduğun durumu sorgula ve hak ettiği kadar sev!
Sensiz Ben Nefes Alamam
Sensiz ben nefes alamam, yaşayamam. Bu cümleyi belki de çoğu sevgili ilişkisinde söyleniyor ama herkes bir başkası olmadan da nefes alabiliyor. Eğer hayatının merkezine koyduğun kişi gittiğinde her şeyin kötü gideceğini hatta yaşamayacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. Nasıl ki en kötü gecenin bile bir sabahı varsa bu durumun da bir çıkış yolu var. Kendine güven ve kendi yolunu çiz!
Bazen Hiçbir Şey Daha İyidir
Herkesin yaptığı bir şeyi yapmak zorunda değilsin. Hayatına bir insanı dahil etmek zorunda değilsin. Bazen durup kendine düşünme fırsatı vermek, zoraki kararlar almaktan daha iyidir.
Tecrübelere Kulak As
Bir insanı hayatının merkezine koymanın yanlış bir davranış olduğunu çoğu insan söylüyor. Gerek sosyal medyada gerekse sosyal hayatta hikayelerini paylaşıyorlar. Onlardan ders al ve ona göre davran. Amerika’yı tekrar keşfetmeye gerek yok.
Anla ve Uyan
Belki de şu an farkında olmadan birisini ya da birilerini hayatının merkezine koymuş bir durumdasın. Her ne kadar bundan zarar görsen de daha kötüsünü yaşayacağını düşünerek bu durumdan vazgeçmiyorsun. Unutma ki kendini ön plana koyarak alacağın bir yol, gün sonunda sana daha fazla kâr getirecektir. Bu nedenle önce bulunduğun durumu anlamaya çalış. Sonra da hedeflerine ilerle!
“İnsan ancak anladığı şeyleri duyar.”
– Goethe
“Rüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır.”
– S. M. Power